Hafta başında LigTV başarılı bir işe imza atarak Türkiye’den ayrıldıktan sonra hiçbir Türk gazeteci ile röportaj yapmamış olan Frank Ribery ile bir röportaj yayınladı. Bu röportajı izlerken gözümün önüne Ribery’nin Türkiye’ye gelişi taraflı tarafsız herkesi mest edişi ve hiç beklenmedik şekilde Marsilya ile mukavele imzalarken yayınlanan görüntüleri ve sonraki gelişmeler geldi. Anelka ile aynı dönemde gelmişti Ribery Türkiye’ye. Galatasaray, en büyük rakibi Anelka gibi dünyaca ünlü bir şöhreti Türkiye’ye getirip Fenerbahçe forması giydirmişken, aynı ülkeden Frank Ribery adından adı sanı duyulmamış bir genç futbolcuyu alıp getirmişti. Bu transfer yapıldığında dünya futbolunu takip etmeyenler ve hangi futbolcunun nasıl oynadığını bilmeyenler Ribery için “Anelka’nın bonusu” demişlerdi. (Oysa ki bu futbolcunun nasıl müthiş bir oyuncu olduğunu Feyyaz Uçar çok önceden görmüş ve notunu vermişti).
Ribery Galatasaray için oynama başlar başlamaz anında Galatasaray taraftarları ve futbolseverlerin kalbini fethetti. İnanılmaz sürati, çevikliği, çabukluğu, müthiş çalımları, şutları ile her maçta Galatasaray seyircisini adeta mest etti. Galatasaray o sezon şampiyon olamamış olsa da Ribery’nin de gol attığı kupa finalinde Fenerbahçe’yi 5-1 yenip kupayı almıştı. Galatasaray seyircisi artık Ribery’nin de olduğunu var saydığı 2005-2006 sezona umutla bakıyordu. Oysa ki hiç biri o sıralar Ribery’nin parasını alamadığı ve bunun için Türkiye’den ayrılma planları yaptığını aklının ucundan bile geçirmiyordu. Ancak hiç beklenmedik anda bomba patladı. İnternet siteleri, televizyon ve gazetelerde Ribery’nin Marsilya ile sözleşme imzalayan görüntüleri yayınlandı. Parasını alamayan Ribery sözleşmesini tek taraflı feshedip Marsilya’ya gitmişti. Ribery’e “Scarface” ve “Ferraribery” gibi adlar takan Galatasaray taraftarı şoka girdi. Galatasaray yöneticilerinin yaşadığı şok ise daha başkaydı. Parasını ödemediklerini bildikleri halde şok geçiri-yorlardı. Hemen işe yaramayan para yatırma hamleleri yapıldı ama kuş çoktan uçup gitmişti. Bu olay Galatasaray seyircisi ile yönetim arasında onarılmaz bir yara açtı. Her ne kadar Galatasaray yöneticileri para alacağız diye taraftarı yumuşatmaya çalıştılarsa da FIFA Ribery’i haklı buldu ve olay kulüp kuruş alamadan ebediyen kapandı. Ribery, Marsilya ve Fransa milli takımında oynamaya başladı ardından 2006 Dünya Kupası kadrosuna girdi ve takımın değişmez oyuncusu oldu. Galatasaray seyircisine de onu seyrettikçe sadece iç geçirmek düştü. Bu sezonun başında ise Bayern Münih transfer bombasını patlattı ve tam 25 milyon Avro bonservis ücreti ödeyerek Ribery’ Marsilya’dan aldı. Ribery’i aynen Galatasaray’a gelmiş olduğunda olduğu gibi anında Bayern Münih taraftarı ve Alman futbol kamuoyunu fethetti ve herkesin sevgilisi haline geldi. Ribery’i aklından çıkaramayan Galatasaray taraftarları ise bütün bunları sadece “ah” çekerek izlemek durumunda.

Galatasaray taraftarı, Ribery’nin elden kaçırılması nedeni ile başta başkan Özhan Canaydın olmak üzere o dönemki yönetimi asla affetmedi, affetmez de. Ayrıca Galatasaray birkaç yüz bin avro için belki de 25 milyon Avro’dan oldu ve bu parayı adeta Marsilya’ya hediye etti. Bu da Galatasaray gibi borç derdinde olan bir kulüp için affedilemeyecek tarihi bir hata olarak kulüp tarihine geçti.

*This article was first published in BirGun: http://www.birgun.net/haber-detay/frank-ribery-12051.html
** İbrahim Sirkeci Londra Regent’s Üniversitesi’nde Ulusötesi Çalışmalar ve Pazarlama Profesörü olarak görev yapmaktadır.

By Ibrahim Sirkeci

Ibrahim Sirkeci is Professor at Regent's University London and writes a weekly column for BirGun daily newspaper.

Instagram
LinkedIn
LinkedIn
Share
YouTube
YouTube
RSS
Follow by Email
%d bloggers like this: