Paskalya tatilinde bir dizi konferans için Türkiye’deydim ve adaylık ve seçim heyecanını yakından takip etme fırsatım oldu. Hem iktidar konumu itibariyle hem de son yıllardaki seçim başarıları nedeniyle tartışma muhalefete ve olası ittifaklara odaklanmış görünüyor. Bunun seçmenlerde bir karşılığı da var.
Önce iktidardan başlayacak olursak; Davutoğlu-Erdoğan ekseninde daha çok tartışma yaşanacağı kesin. Naçizane görüşüm, yarım milyar dolar civarında bir kamu bütçesinin iman itikad bir yana herkesi birbiriyle kavga ettirebileceği yönünde. Meselenin Arınç’ın çocukları ya da Melih Gökçek’in parsellerinden daha büyük olduğunu düşünüyorum. Erdoğan başbakan olmadan önce, şu an partinin başında bulunan başaltı liderleri kontrol altında tutabiliyordu ancak şimdi ortada bir eşitler çekişmesi olması kaçınılmaz. Seçim sonrasında hükümet kurma sorusuyla karşılaşıldığında bu çekişmeler daha da artacaktır.
Erdoğan için, eğer liderlik konumunu devam ettirmek istiyorsa, doğru strateji daha soyut ve geniş etkili konulara eğilerek AKP’nin gündelik siyasetinden uzaklaşmaktır. AKP bu seçimde değilse bir sonraki seçimde yerini yeni aktörlere bırakacaktır.
Muhalefette bir toparlanma olduğu kesin. MHP, AKP’den kaçacak muhafazakar seçmenlerin muhtemelen birinci adresi olacak. AKP içindeki çatlak seslerin artışına bağlı olarak yüzde 20 sınırını zorlayabilir. Saadet ve BBP ittifakı orta Anadolu’da bir kırılma yaratabilir ama barajı geçmeleri zor.
Kopmalara rağmen CHP son seçimdeki oy oranını koruyacak gibi görünüyor. Ancak tek başına iktidar olma olasılığı yok. HDP-BDP grubu, Batı’da AKP’den çok CHP’ye alternatif bir siyaset yürütürken Kürt illerinde AKP’nin tek rakibi. Bu anlaşılır bir durum.
Anlaşılmaz olan ise hem CHP’nin hem de HDP-BDP’nin kısmen korkak kısmen iki yüzlü tavrı. İki yüzlülük, her iki partinin de Sosyalist Enternasyonal üyesi olmalarına karşın düşman kardeşler tavrına girmiş olmaları.
Öteden beri izleyebildiğim kadarıyla BDP çizgisindeki partiler, Cumhuriyetin ilk yıllarındaki kurucu parti CHP’den çok farklı işler yapmıyorlar. BDP’deki daha ilerici bazı vurgulara karşın kategorik olarak bu partiler Sosyalist Enternasyonal içinde yanyana oturabilecek konumdalar.
Türkiye’nin bugünkü siyasi ortamında inançları ve inanç pratiklerini kendine dert edinmeden toplumsal refah taleplerini öne çıkaran bir koalisyon ile iktidar olmak mümkün ve Sosyalist Enternasyonal’in her iki parti tarafından benimsenen ilkeleri de bunu tavsiye ediyor.
CHP içinde 30 yıllık çatışmanın etkisiyle güçlenmiş bir milliyetçilik var ve Kılıçdaroğlu, bunu kaba tabirle “topa girmeyerek” aşmaya çalışıyor. Sorunun böyle çözülmeyeceği aşikar. Aynı çatışma nedeniyle oluşmuş bir başka milliyetçilik de BDP-HDP içinde hakim. HDP-BDP’nin CHP’den ne talep ettiği çok belli değil ama her düzeyde iktidardan ziyade CHP’yi hedef almaları, CHP’li tabandan oy isterken çok akıllıca değil. HDP’ye oy verme opsiyonunu düşünen CHP’li seçmenler, Demirtaş’a rağmen acaba AKP ile ittifak yaparlar mı kaygısını taşıyor: “Al başkanlığını, ver başkanımı” korkusu var. CHP ise SHP zamanındakine benzer bir siyasi alan boşaltma eğiliminde; yani Kürt seçmene hitapları zayıf.
Kılıçdaroğlu’nun HDP-BDP’ye kıyasla benden aldığı olumlu not, Kürt meselesine ilişkin negatif siyasete pek başvurmamasından.
Ancak en nihayetinde her iki partinin işbirliği yapmaları halinde iktidara aday olabileceklerini görmeleri lazım. CHP’nin milliyetçi oyları kaybederim korkusu büyük oranda yersiz. Çünkü bu seçmen zaten uzun süredir başka adreste. BDP-HDP için de CHP`nin geçmişi o kadar önemli olmamalı. İki partinin ittifakı yüzde 35-40 bandında bir alternatif yaratır. Bugünkü durum itibariyle muhafazakar ve sağ bir iktidarın karşısındaki tek alternatif de bu olur.
Orta ve uzun vadede, Türkiye’nin üç sosyal demokrat partiye ihtiyacı var: Birincisi, batı ve kıyı illerinde bugünkü CHP gibi bir parti; ikincisi doğu illerinde HDP gibi bir parti. Bu ikisi mevcut. Üçüncü için ortada henüz bir aday bile yok ama dindar motifleri de güçlü ancak öz itibariyle çalışandan yana ve toplumsal refah vurgusu güçlü bir Anadolu’nun ortasının partisi.
Haziran’da bunun olma ihtimali yok ama belki sonrası için bu umut beslenebilir. O yüzden ‘siz kardeşsiniz’ uyarısını tekrarlamakta fayda olabilir.
             
Hepinize ‘hayırlı’ olsun.
İyi pazarlar ve bol şanslar.

* This article was first published in BirGun: http://www.birgun.net/haber-detay/chp-hdp-durun-siz-kardessiniz-79797.html
** İbrahim Sirkeci Londra Regent’s Üniversitesi’nde Ulusötesi Çalışmalar ve Pazarlama Profesörü olarak görev yapmaktadır.

By Ibrahim Sirkeci

Ibrahim Sirkeci is Professor at Regent's University London and writes a weekly column for BirGun daily newspaper.

Instagram
LinkedIn
LinkedIn
Share
YouTube
YouTube
RSS
Follow by Email
%d bloggers like this: